III. Chakraların Amacı ve İşlevi
Bu bölümde size, chakraların işlevleri hakkında en önemli bilgileri vereceğiz. Bu işlevlerin teorik anlamı bireysel chakraların kuruluşu ile ilgili pratik bilgilerin temelini oluşturuyor.
Geleneksel metinlerde 88.000 chakradan söz edilir. Demek ki, insan bedeninin hemen hemen her bölgesi bu enerji alışına, dönüştürülmesine ve iletimine karşı duyarlı birer organ gibidir. Bu chakraların çoğu çok küçüktür ve enerji sisteminde önemsiz rolleri vardır. Yalnızca 40 kadar ikincil chakra önemli işlevlere sahiptir. Bunların çoğu dalakta, boynun arkasında, avuç içlerinde ve ayak tabanlarında bulunur. Bedenin önünde, merkezi ve dikine bir eksende bulunan yedi temel chakra insan bedeninin zihninin ve ruhunun en önemli ve en temel yönleriyle çalışmasını açıkladığından, her birini ayrı ayrı bölümlerde anlattık. Burada, her chakranın ruhsal, zihinsel özelliklerini, bedenin hangi bölgelerini ve daha birçok şey hakkında bilgiler bulacaksınız.
Şu an için yedi temel chakranın özelliklerini açıklamakla yetineceğiz. Bu yedi temel chakranın gerçek yeri eterik bedendir. Her biri farklı sayıda taç yaprağına sahip, huni şeklinde çiçeklere benzerler ki, bu yüzden Doğu'da lotus çiçekleri olarak da adlandırılırlar. Çiçeğin yaprakları, enerjinin chakralara akıp, oradan da sübtil bedenlere geçmesini sağlayan enerji kanallarını, yani nadi'leri temsil ediyorlar. Yaprakları ya da nadi'lerin sayısı dört (kök chakrada) ile bin (taç chakrada) arası değişebiliyorlar.
Her chakra çiçeğinin en dip noktasından omurgaya giden ve onunla birleşen, sap şeklinde bir enerji kanalı chakraları sushumna ile birleştirir. Sushumna, omurgadan başın tepesine kadar uzanan en önemli enerji kanalıdır.
Chakralar sürekli bir devir halindedir. Bu yüzden, Sanskrit'çe "tekerlek" anlamına gelen "chakra" adı verilmiştir. Devir yönüne bağlı olarak enerjiyi çeken veya iten bu dönüştür.
Chakralar, cinsiyete bağlı olarak sağa (saat yönünde) ya da sola doğru döndüklerinden, erkekle kadının enerjileri birbirlerini tamamlarlar. Erkekte sağa doğru olan chakra dönüşünün kadında zıt yönde olmasının açıklaması budur. Her saat yönünde dönüş erildir, ya da Çin öğretisine göre, irade ve aktivite kadar daha olumsuz özellikler olan saldırganlık ve gücü de temsil eden Yang'dır. Saat yönünün tersine olan her dönüş dişildir ya da alıcılık ve uzlaşma kadar daha olumsuz özellik olan zayıflığı da temsil eden Yin'dir. Chakraları dönüş yönü chakradan chakraya değişir. Örneğin, sağa doğru dönen eril kök chakrası hem maddi hem de cinsel yönden fethetme ve hakim olma özelliklerine sahipken, sola doğru dönen dişi kök chakra, merkezinden çıkan canlandırıcı ve yaşam verici güç yüzünden, kadını daha alıcı yapar. İkinci chakrada belirtiler değişir. Şimdi, kadının sağa doğru dönen chakrası, duyguları ifade etmekte daha fazla etkinlik gösterirken, erkeğin sola doğru dönen ikinci chakrası, duygusal düzeyde edilgin kalmaya karşı bir eğilim gösterir. Ve böylece devam eder, dönüşler değişirken erkekler ve kadınlar farklı yönleriyle şekillenir ve yaşamın her alanında enerjilerin birbirini tamamlamaları sağlanır.
Chakraların dönüş yönü bilgisi, bazı terapi şekillerinde etkili bir rol oynar. Aroma terapisini kullanırken, örneğin, chakralara uygun dairesel hareketlerde güzel kokular uygulayabilirsiniz. Ya da değerli taşlarla çalışırken, söz konusu olan enerji merkezinin yönünü izleyebilirsiniz.
Çoğu insanın chakraları başlangıç noktalarından 1O cm. kadar öteye uzanır. Chakranın başlıca görevine uygun tek bir rengin baskın olmasına rağmen, her enerji merkezi tüm renk titreşimlerini de içerir. Kişi geliştikçe, chakralar daha yayılır ve titreşim frekansları artar. Renkleri de daha açık ve parlak görünür. Chakraların boyutları ve titreşim sıklıkları, çeşitli kaynaklardan alabildikleri enerjilerin miktarını ve niteliğini belirler. Bu enerjiler bize, evrenden, yıldızlardan, doğadan, çevremizdeki her şeyden ve herkesten, farklı sübtil bedenlerimizden ve tüm varlıkların görünmeyen temelinden gelir. Bunlar chakralara kısmen nadiler yoluyla ulaşır fakat bazen doğrudan aktığı da olur.
En önemli ve temel iki enerji şekli, insan sistemine kök chakra ve taç chakra yoluyla girer. Bu iki chakra sushumna ile birbirine bağlıdır ve sushumna da, chakralara, yaşam enerjisi sağlayan "sap"lar ile bağlıdır. Aynı zamanda, sushumna, kundalini gücünün yükseldiği kanaldır. Kundalini gücü omurganın alt ucunda yılan gibi kıvrılmış halde durur ve kök merkezi yoluyla sisteme girer. Kundalini Hint öğretilerinde, Tanrı'nın dişi görünümü olan ve Shakti denen yaratıcı kozmik enerjiyi temsil eder. İlahi Varlığın bu yönü, Yaratılış'taki tüm görünümleri doğurur. İlahi Varlığın kendi içinde bulunan oluşmamış, saf yönü ileride ayrıntılı olarak incelenecektir.
Çoğu kişide kundalini gücü ince bir şerit halinde akar. Fakat, gittikçe artan bir bilinçle uyarıldığında dalga şeklinde sushumnaya yükselerek chakraları harekete geçirir. Bu hareketlenme, enerji merkezlerinin genişlemesine ve frekanslarının hızlanmasına yol açar. Başka bir deyişle kundalini, insanın evrimi boyunca, enerjetik ve maddi yetenekler kazanıp bunları yaşamına geçirebilmesi için ihtiyacı olan titreşimleri chakralara kazandırır.
Kundalini yükseldikçe, enerjisi, söz konusu chakranın amacına uygun titreşimlere dönüşür. En düşük titreşim şekilleri kök merkezde ve en yüksekleri de taç merkezde bulunur. Farklı sübtil bedenlere ve fizik bedene geçirilen dönüştürülmüş titreşimler, duygu, düşünce ve fiziksel hisler olarak algılanır.
Bir kişinin kendi iç aleminde çalışma derecesi, yaşamın çeşitli chakralarla temsil edilen alanlarında ulaşılan bilinç derecesine ve bu chakraların stres ve çözümlenmemiş deneyimlerle tıkanıp tıkanmadığına bağlı olarak değişir. Kişi ne kadar bilinçli ise chakraları da o kadar aktif ve açık olur. Aynı zamanda kundalini de chakralara güçlü dalgalar halinde girecektir. Bu olay ne kadar çok görülürse chakralar da o kadar aktif olacak ve bilinçte bir yükselmeye neden olacaktır. Chakralarımızdaki tıkanıklıkları ortadan kaldırmaya başladığımızda ve gelişen bilince giden yolu izlediğimizde, kararlı bir etki-tepki çevrimini harekete geçiririz.
Kundalini enerjisinden başka, omurgadan her bireysel chakraya akan bir güç daha vardır: Saf İlahi Varlığın, Tanrı'nın görünmeyen enerjisi. Bu enerji insan varlığının, İlahi Varlığın ortaya çıkmamış ve her yerde bulunan temeli olarak görmesini sağlar. Bedene taç chakradan giren bu enerji, özellikle chakralardaki tıkanıklıkları çözmek için uygundur. Eski Hint öğretilerine göre, cehaletin büyük düşmanı olarak bilinen tanrı Shiva'nın varlığında, İlahi olana doğru bir değişim başlar.
Böylece Shiva ve Shakti, yaşamlarımızın ilahi olanla bütünleşmesi yolunda bir gelişim için insan varlığının holistik gelişimi için elele çalışırlar.
Sushumna'nın yanında, Sanskritçe'de ida ve pingala olarak bilinen iki ek enerji kanalı daha vardır ki, enerji sisteminde önemli rol oynarlar. Güneş enerjisini taşıyan pingala ısı ve kuvvet doludur. Kök chakranın sağından başlar ve sağ burun deliğinin üst bölgesinde biter. İda ise soğuk ve sakinleştirici ay enerjisini taşır. Onun kanalı da kök chakranın solundan başlar ve sol burun deliğinde biter. Kök chakradan buruna kadar olan yollarında, bu iki nadi, sushumna etrafında sarılıdırlar.
İda ve pingala, nefes alma yoluyla havadan pranayı alır ve nefes verilirken zehirli maddeleri dışarı atarlar. Sushamna ile birlikte enerji sisteminin üç esas kanalını oluştururlar. İkincil chakralar ve sübtil enerji bedenleri, chakralara (chakraların kendilerinden enerji bedenlerine güç aktaran) çok sayıda nadi yoluyla enerji sağlarlar.
Chakralar, ayrıca, çevreden kendi frekanslarına uygun titreşimleri de alırlar. Enerji titreşimlerinin tüm aralığı içinde, bir anten gibi davranarak, bizi, çevremizle, doğayla ve evrenle bağlantı haline sokarlar. Demek ki, chakralar duyarlı organlar olarak görülebilir. Duyularla yüklü fizik bedenimiz gezegenimizdeki yaşam kanunları ile uyumlu bir araçtır. Bu dünyada kazanılan bilgiler kadar iç değerlerimizin de farkına varıp kullanmamıza yardım ederler ve yaşamın dış yönlerinde kendimizi bulmamızı kolaylaştırırlar. Chakralar madde dünyasını aşarak enerji titreşimlerini ve bilgilerini alıcı işlevi görürler. Onlar sübtil enerjilerin sınırsız dünyasıyla bizi birleştiren kapılardır.
Chakralar, çevremize doğrudan enerji de yayarak, yakınımızdaki atmosferi değiştirirler. Bilinç veya bilinçaltı mesajlarıyla birlikte iyileştirici titreşimler de gönderebilen chakralar, insanları ve koşulları hem olumlu hem de olumsuz yönde etkileyebilirler.
Bütünlüğü ve yaratıcılığı, bilgiyi ve gücü, sevgiyi ve mutluluğu yaşamak için, chakralar açık olmalı ve birlikte uyum içinde çalışmalıdırlar. Fakat bu çok az insanda görülebilir. Kural olarak chakralar tek tek farklı derecelerde etkinlik gösterir, özellikle de alttaki iki tanesi. Gerçekte önemli sosyal konumlarda bulunan ya da söz sahibi olan insanların solar pleksüs chakraları gereğinden fazla aktiftir. Aynı zamanda, açık, tıkanık ya da tek taraflı aktif chakralar bulunma olasılığı da vardır. Temel hareketleri her zaman ileri, geri devam ettiğinden, yaşam boyunca değişim halindedirler. Bu yüzden, chakra bilgisinin kendinizi tanımanızda sınırsız faydası olabilir ve iç potansiyelinizin farkına varışınızda size rehberlik edip, bolluk ve neşe içinde bir yaşam geçirmenizi sağlar.
0 yorum:
Yorum Gönder