Yandex.Metrica II. Enerji Sistemi ve Sübtil Bedenler | Chakra El Kitabı | S.Sharamon - B.Baginski | Bioenerji, Refleksoloji, Masaj | 0 543 325 46 12

II. Enerji Sistemi ve Sübtil Bedenler | Chakra El Kitabı | S.Sharamon - B.Baginski

II - Enerji Sistemi ve Sübtil Bedenler

II. Enerji Sistemi ve Sübtil Bedenler | Chakra El Kitabı | S.Sharamon - B.Baginski


Çoğu insan, fiziksel duyularla algılanabildiği ve akılla kavranabildiği için, maddi dünyayı ve fizik bedeni, var olan tek gerçeklik olarak görür. Fakat insan varlığına baktığımızda, duyarlı bir gözün, fizik beden içindeki ve etrafındaki pek çok enerji yapısını, enerji hareket, şekil ve renklerini algılayabildiğini görürüz.

Maddi bedenin tek gerçeklik olduğuna inanan biri olsanız bile, düşünün lütfen; fizik bedene yaşam veren, duygu ve ifade yolları kazandıran enerjiye, yani yaşam gücüne, beden ölünce ne oluyor? Bir fizik kanununun belirttiği gibi, enerji, evrende hiçbir zaman kaybolmaz, sadece başka enerjilere dönüşür. Bedenin maddi görünüşü ardındaki iş yapabilme gücü, tüm işlevleri ve yetenekleriyle, bedenin onsuz var olamayacağı karmaşık bir enerji sisteminden oluşur. Bu enerji sistemininde üç temel bileşeni vardır:

1- Sübtil bedenler ya da enerji bedenleri,
2- Chakralar ya da enerji merkezleri,
3- Nadi'ler ya da enerji kanalları.

Bu sistemde nadi'ler bir tür gizli ve duyarlı damar ağına benzer. "Nadi" terimi Sanskritçe'dir ve boru, damar anlamına gelir. Bir nadi'nin işlevi, "prana"yı ya da yaşam enerjisini insanın sübtil enerji sisteminde iletmektir.

Sanskritçe "prana", "mutlak enerji" anlamında çevrilebilir. Çin ve Japon krallıklarında bu evrensel yaşam enerjisine da "kai" denir. Tüm enerji şekillerinin ilk kaynağını temsil eder ve çeşitli frekanslarda kendini gösterir. İfade şekillerinden biri olan hava, prana'yı almanın yollarından biridir.

Her yaşayan varlığın bilinç düzeyi, alınıp saklanabilen prana'nın frekanslarına bağlıdır. Hayvanların insanlardan daha düşük frekansları vardır. İlerlemiş insanların da, gelişmesinin başlarında olanlara göre daha yüksek frekansları olur.

II. Enerji Sistemi ve Sübtil Bedenler | Chakra El Kitabı | S.Sharamon - B.Baginski
II. Enerji Sistemi ve Sübtil Bedenler | Chakra El Kitabı | S.Sharamon - B.Baginski

Bir enerji bedeninin nadi'leri, komşu enerji bedeninin nadi'leri ile chakralar yoluyla bağlıdır. Bazı eski Hint ve Tibet metinlerinde 72,000 nadi'den bahsedilir, öteki kadim yazılarda 350,000 nadi olduğu söylenir. Bu enerji kanallarının en önemlileri olan "sushumna ", "ida" ve "pinga/a" önümüzdeki bölümde ayrıntılı olarak incelenecektir. Çinliler ve Japonlar da meridyen denen benzer enerji kanallarından bahsederler (Akupunktur, meridyen bilgisi üzerine kuruludur.)

Öte yandan chakralar, prana'nın çeşitli şekillerini alırlar, dönüştürürler ve dağıtırlar. Chakralar, yaşam enerjisini nadi'ler yoluyla, insanın sübtil enerji bölgelerinden, çevresinden, evrenden ve tüm enerji yapılarından alırlar ve maddi beden ya da sübtil bölgelerin yaşaması için gerekli olan frekanslara dönüştürürler. Bununla birlikte çevrelerine de enerji verirler. Bu enerji sistemiyle insan varlıkları, çevreyle, evrenle ve Yaratılış'ın farklı düzeylerindeki güçlerle sürekli bir alışveriş içinde olurlar.

Chakralarla enerji bedenleri yakın bir ilişki içinde olduklarından, bu bölümde enerji bedenlerinin özellikleri ve işlevleri anlatılacaktır.

Chakralar tek tek ayrıntılı olarak yedi bölümde anlatılacak, her bölüm bir chakraya ayrılacaktır. Kural olarak, dört enerji bedeni olduğu söylenir.

1- Eterik beden
2- Duygusal ya da astral beden
3- Zihinsel beden
4- Ruhsal ya da etkin beden

Bu bedenlerin hepsinin kendi temel titreşim frekansı vardır. Fizik bedene en yakın olan eterik beden en düşük frekansla titreşir. Astral ve zihinsel bedenler daha yüksek frekanslarda ve ruhsal beden de en yüksek frekansta titreşir.

Bu bedenlerin her biri , kendi frekans sınırları içinde bir enerji hareketine sahiptir ve insan geliştikçe, buna bağlı olarak frekanslarda yükselir. Bu bedenler kendi titreşim düzeylerindeki bilinci taşırlar. Titreşim frekansları yükeldikçe, insan varlığı, yaşam enerjisinin, hislerin ve farkındalığın daha yüksek şekillerine ulaşır.

Farklı enerji bedenleri birbirinden ayrı değildir. Kendi frekans alanlarında titreşirken birbiri içinde yayılırlar. Onları görme yeteneğine sahip bir kimse, görüşünü özel bir küreye (sahaya) ayarlamışsa, aralarındaki farkı ayırdedebilir. Astral bedeni görmek istiyorsa, görüşünü astral küreye ayarlamalı; zihinsel bedeni görmek istiyorsa, zihinsel küreye (sahaya) ayarlamalı vb..

II. Enerji Sistemi ve Sübtil Bedenler | Chakra El Kitabı | S.Sharamon - B.Baginski


Eterik Beden

Eterik beden şekil ve boyut olarak fiziksel bedene benzer. Bu yüzden bazen "eterik ikiz" veya "iç fiziksel beden" de denir. Fiziksel (maddi) bedenin yaşamsal, yaratıcı enerjisini ve tüm fiziksel duyularını şekillendiren güç­ler burada bulunur.

Eterik bedenler, her reenkarnasyonla yeniden şekillenir ve fiziksel ölümden sonra üç­ beş gün içinde maddi bedenden ayrılır. (Astral, zihinsel ve ruhsal bedenler ölümden sonra da varolurlar ve her reenkarnasyonda, yeni oluşmuş maddi bedenle birleşirler.)

Eterik beden yaşamsal enerjiyi solar pleksüs (güneş sinirağı) chakrası yoluyla güneş­ten ve kök (alt) chakra yoluyla dünyadan alır. Bu enerjileri saklayarak, chakralar ve nadi'ler üzerinden fizikel bedene akan sürekli akımları besler. Bu iki enerji şekli, bedenin hücrelerinde bir yaşam dengesi kurarlar. Organizmanın enerji ihtiyacı karşılanmışsa, eterik beden, aşırı enerjiyi chakralardan ve deri gözeneklerinden dışarı verir. Gözeneklerden çı­kan enerji akımı, 5 cm. kadar uzakta durur ve usta birinin ilk olarak gördüğü, auranın parçası olan eterik aurayı oluşturur. Bu ışınlar, fizik bedeni, koruyucu bir tabaka gibi kuşatırlar. Hastalık yapıcı mikropların ve zararlı maddelerin bedene girmesini engeller ve aynı anda çevreye sürekli bir yaşam enerjisi yayar.

Bu doğal korunma, kişinin dış etkenler yü­zünden hasta olamayacağını gösterir. Hastalı­ğın nedenleri hep içimizdedir. Bedenin doğal ihtiyaçlarıyla uyumlu olmayan bir yaşam tarzı (stres, sağlıksız beslenme, aşırı alkol, nikotin ve ilaç kullanımı) ile birlikte, olumsuz dü­şünceler ve duygular da eterik yaşam gücünü harcayıp enerji yayılımının kuvvetini ve yo­ğunluğunu azaltabilir. Böylece zayıf aura şekilleri oluşur. Bedenden çıkan enerji akımları düz değil eğik görünür ya da birbiri üzerinden düzensizce geçerler. Bu durumda, usta biri, aurada negatif titreşimler ve hastalık yapıcı mikropların bedene girmesine neden olacak "gedikler" ya da "çatlaklar" görecektir. Aynı zamanda, yaşamsal enerji de, bu hassas kalkanın yaralarından dışarıya sızabilir. Fiziksel bedenin durumuyla eterik bedenin enerji yayması arasındaki yakın ilişki yüzünden buna sık sık sağlık aurası olarak başvurulur. Demek ki, hastalık, fizik bedende ortaya çıkmadan önce eterik aurada görülebilir. Bu düzeyde tanınabilir ve tedavi edebilir. Her canlının içindeki bu enerji yayılımı, Kirlian fotoğrafı olarak bilinen bir işlemle fotoğraf kağıdına aktarılabilir. Bu işlem sayesinde, kesin teşhisler konularak, hastalıklar henüz ortaya çıkmadan tanımlanabilir.

Hem eterik beden, hem de fizik beden, zihinsel bedenden kaynaklanan düşünce dürtülerine kuvvetli tepkiler gösterirler. Böylece, pozitif düşünmenin sağlığı etkilemedeki ba­şarısı açıklanabilir. Özel bir yöntemle, pozitif telkinler uygulayarak bedenimizin sağlığını düzeltebiliriz.

Eterik bedenin diğer bir önemli işlevi de, yüksek enerji bedenleri ile fizik beden arasında aracılık yapmasıdır. Bu yolla, fiziksel duyularımızla aldığımız bilgileri astral ve zihinsel bedenlere iletir ve aynı anda yüksek bedenlerden fizik bedene enerji ve bilgi aktarır. Eterik beden zayıflamışsa, enerji ve bilgi iletimi bozulan kişi duygusal ve zihinsel olarak ilgisiz görünebilecektir. Eterik bedeni uyumlu hale getirmek ve yeniden yüklemek için gerekli olan çeşitli terapi şekilleri bu kitabın ilerideki bölümlerinde açıklanmıştır.

Bitkilerin özellikle çiçekler ve ağaçların insanın eterik bedeninin çıkardığına çok benzeyen bir enerji yayılımına sahip olmaları çok ilginçtir. Bu yayılımı auranıza yenilenmiş enerji sağlamak için kullanabilirsiniz. İlerideki bölümlerde de anlatılacağı gibi, bu enerji, eter yağlarında da bulunur. Bitki enerjileriyle doğrudan ilişki kurabilirsiniz. Bunun için, istediğiniz bir ağaca sırtınızı yaslayarak yere oturun ya da sarılarak tüm bedeninizi onunla temas ettirin. Şimdi sadece ağacın enerjisinin ve uyumlulaştırma gücünün bedeninize girmesine izin verin. Kokulu çiçeklerin bulunduğu bir çimenliğe yatarak ve çiçeklerin narin titreşimlerinin bedeninizi sarıp yayılması­nı sağlayarak da ihtiyacınız olan enerjiyi alabilirsiniz. Vazodaki kesilmiş çiçekler bile size canlandırıcı ve uyumlulaştırıcı enerjilerinin bir bölümünü memnuniyetle vereceklerdir. Bitkiler sizin sevginize ve minnettarlığı­nıza karşılık olarak daha fazla enerji yayarlar çünkü bu, insanlara yardım etmelerinin bir yoludur.

Astral Beden

Duygusal beden olarak da bilinen astral beden, hisleri, duyguları ve karakter farklılıklarını taşır. Neredeyse hiç gelişmemiş bir insanda, çevresi çok az algılanabilen astral beden, karmaşık bir şekilde her yöne hareket eden bulutsu bir madde görünümündedir. Duygulara, eğilimlere ve karakter farklılıklarına bağlı olarak, insan ne kadar gelişmişse astral bedeni de o kadar parlak ve temiz görünür. Bu durumda, bilgili biri, fizik bedene tamamen ayarlanmış astral bedeni keskin hatlarıyla görebilecektir.

Astral bedenin oval bir şekli vardır ve bedenin çevresinde, birkaç metre ötesine kadar uzanabilir. Duygulardaki her değişiklik astral beden tarafından auraya yayılır. Bu, ilk önce chakralardan ve biraz da gözeneklerden ge­çer. Duygusal aura sürekli hareket halindedir. Aurada sabit, temel renkler olarak görü­lebilen esas ve kararlı karakter farklılıkları yanında, astral beden tüm anlık duyguları yansıtır.

Hiçbir sübtil beden ortalama bir insanın dünya görüşünü ve gerçekliği algılayışını astral beden kadar güçlü şekillendiremez. Astral beden, kararsız duygularımızın, bilinçli ve bilinçsiz korku ve saldırganlıklarımızın yanında yalnızlık ve terk edilmişlik duyguları­nı, özgüven eksikliklerini ve benzerlerini de saklar. Bu titreşimler duygusal aura ile yayı­larak dış dünyaya gönderilen bilinçsiz mesajımızı oluştururlar. Bu noktada karşılıklı çekim ortaya çıkar. Dışarı gönderdiğimiz enerji titreşimleri çevremizdeki benzer titreşimleri çekerek onlarla birleşir. Demek ki, sık sık, bilinçli olarak uzak durduğumuz, kurtulmak istediğimiz ya da korktuğumuz insanlarla ve çevrelerle karşılaşıyoruz. Bu yolla, çevremiz, bilinçten bilinçaltına geçirdiğimiz bütün öğeleri bize gösteren bir ayna görevi yapar. Fakat astral bedenimizdeki kararsız duygular canlı kalmak ve çoğalmak isterler. Böylece bizi zaman zaman özgün duygusal titreşimlerin bir tekrarını oluşturmaya iterler, çünkü bu titreşimler, onlar için bir beslenme kayna­ğıdır.

Kişi, içinde kararsız korkular taşıyorsa, bu korkuyu destekleyen koşulları çekecektir; örneğin bir kişi, içinde saldırganlık hissi taşı­yorsa, tekrar tekrar, öfke ve saldırganlıklarını dışa vuran insanlarla karşılaşacaktır.

Zihinsel bedenin bilinçli düşünce ve entellektüel hedeflerinin, kendi kurallarıyla işleyen astral beden üzerinde çok az etkisi vardır. Zihinsel beden dış davranışları yönetebilir fakat bilinçaltı kalıplarını etkileyemez. Sonuç olarak, bir insan bilinçlice sevgi ve başarı için çabalayıp bilinçsizce zıt, kıskançlık frekansları ya da özgüvende eksiklikler yayı­yorsa, bilinçli hedefine ulaşması engellenecektir.

Astral beden, fiziksel ölümden sonra da yaşadığı ve reenkarnasyondan sonra fizik bedenle birleştiği için, eğer duygusal sorunlar çözülmemişse, süregelen doğuşlarda var olmaya devam edecektir. Astral bedende saklanan çözülmemiş deneyimler de yeni yaşamın koşullarını geniş ölçüde belirleyecektir.

Bu konuları bir kez tamamen anladıktan sonra, kendimizi "kurban" olarak görmeye ve kendi zayıflığımız ve çaresizliğimizden diğer insan ve çevreleri sorumlu tutmaya son vermekten başka bir seçeneğimiz kalmıyor. Farkına varma, kendi içinde düşündürücü bir özgürlük derecesini temsil ediyor, çünkü şimdi biliyoruz ki , kaderimiz büyük ölçüde kendi elimizde ve artık kendimizi değiştirerek yaşamımızı da değiştirebiliriz.

Astral bedendeki "duygusal düğümlerin" çoğu solar pleksüs chakrasının içeriğine girmeli ve astral bedenin en yüksek ifade şekli olan sezgisel üçüncü göz chakrasının içeriğine girmeli ve astral bedenin en yüksek ifade şekli olan sezgisel üçüncü göz chakrasını kullanmalıyız. Fakat bu bile gerçek özgürlü­ğü sağlayamaz. Davranışın duygusal kalıpları, ancak Yüksek Benliğimizin bilgeliğini, sevgisini ve mutluluğunu ifade eden astral beden yoluyla çözümlenebilir. Aynı zamanda, astral bedenin evrensel karakteri de belli iç ilişkileri tanımamıza yardım eder. Astral bedenle bağlantılar kalp ve taç chakraları yoluyla kurulur.

Yüksek benlik, yaşananları "iyi" ya da "kö­tü" olarak yargılamaz, suçlamaz. Bizi İlahi Kaynaktan ayıran ve acı çekmemize yol açan duygu ve eylemlerin hangileri olduğunu anlamayı öğrenmek için, sırf bunun için birtakım tecrübelerden geçtiğimizi bize gösterir. Do­ğal dengenin evrensel yasalarını kavramamı­za yardım eder. Bu davranışla, Yüksek Benlik, "emirleri dinleyerek" en yüksek enerji bedenlerindeki ruhsal enerjilerin tüm varlığımıza yayılmasını sağlar.

Ruhsal bedenin titreşimleriyle astral bedeninkiler birleştiğinde, astral beden daha hızlı titreşerek düşük frekanslı olumsuz deneyimlerden kurtulur. Böylece, bu deneyimlerin duygusal hafızasını kaybederek kendimizi ve başkalarını bağışlama yeteneğine sahip oluruz. Bu şaşırtıcı duygusal kalıpları çözümledikçe astral bedenimiz daha derin sevgi ve neşe duyguları yayar. En açık, en parlak ve en saydam renkleriyle ışıldayan duygusal aura, çevresine gönderdiği mesajlarla, sevgi ve mutluluğu çeker. En yüksek frekans derecesiyle titreşen, tamamen bütünleşmiş bir astral bedenin doğal sonucu olarak, istenen her­şeyin gerçekleşmesini sağlayan mucizevi bir yetenek kazanılır.

Zihinsel Beden

Düşüncelerimizin, yorumlarımızın, akılcı ve sezgisel algılarımızın hepsini zihinsel beden doğurur. Titreşimleri eterik ve astral bedeninkilerden daha yüksek ve yapısı daha az yoğundur. Şekli ovaldir ve kişi daha yüksek düzlemlere çıktıkça hacmi, astral beden ve duygusal auranın birleşimi kadar yer kaplayan bir noktaya yükselebilir. Zihinsel bedenin aura yayılımı birkaç metreye kadar uzayabilir.

Zihinsel olarak az gelişmiş bir insanın zihinsel bedeni sütlü, beyaz bir madde görünü­mündedir. Zaten az olan renkleri donuk ve yapısı da geçirimsiz olur. Bir insanın düşünceleri ne kadar canlıysa ve farkındalığı ne kadar derinse zihinsel bedenin ışıldadığı renkler de o kadar açık ve yoğun olur.

Astral beden gibi zihinsel bedenin de yüksek ve alçak oktavları vardır. Çoğu insanın tek gerçeklik olduğuna inandığı, akılcı ve mantık sırası izleyen düşünce, alçak frekanslarla ifade edilir. Bu çeşit zihinsel aktivite fiziksel düzeydeki algılara bağlıdır. Bilgiler fizik beden ve duyularla zihinsel bedene alınır ve oradan da eterik beden yoluyla astral bedene iletilir. Astral beden, alınan bilgileri duygulara çevirerek zihinsel bedene gönderir. Zihinsel bedende de bu duygular düşüncelere uyarlanır. Astral beden ve çözümlenmemiş duygusal kalıplar, bilgiyi çarpıtarak yanlı düşünceler doğurur. Dünyamızda olup bitenleri değerlendirmek için kullandığımız tekrarlanan düşünce kalıpları bu şekilde ortaya çıkar. Yani, akılcı zihin aslında hiçbir zaman yansız ve nötr olamaz.

Bu yolla zihinsel bedende ortaya çıkan dü­şünceler genellikle kişisel mutluluk ve dünyevi sorunlarla ilgilidir: Zihinsel bedenin ger­çek işlevi, gittikçe artarak, sorunlara akılcı çözümler bulmak olur. Ne var ki, bu özgün karakterin çarpıtılması ve yeteneklerinin sı­nırlanması demektir. Zihinsel bedenin asıl görevi, ruhsal beden düzleminden çıkarak ve akılcı zihinle bütünleştirerek evrensel gerçe­ği yakalamaktır. Sonra da bu gerçekler somut koşullarda uygulanarak, evrensel kanunla uyumlu çözümler getirir.

Varlığımızın ruhsal düzleminden bu yolla getirilen bilgi, kendini, önce sezgi ve anlık iç­görüler şeklinde hayal ya da ses olarak gösterir; daha sonra da sözlü düşüncelere çevrilir. Eşyanın gerçek doğasını farketmemizi sağlayan bir içgörü kazandırır. Bu gerçeklik, akılcı zihinden kaynaklanan lineer anlayışın aksine holografiktir.

Üçüncü göz chakrası ve taç chakrası arasındaki bir bağlantı yoluyla zihinsel bedenin yüksek derecelerine ulaşabilir.

Zihinsel beden bir kez tamamen geliştikten sonra, ruhsal bedenin aynası olur ve kişi, yaşamındaki Yüksek Benliğin bilgeliğinin ve holistik anlayışının farkına varır.

Ruhsal Beden

Etkin beden de denilen ruhsal beden, tüm enerji bedenleri arasında en yüksek frekansa sahip olanıdır. İnsan varlığı henüz ruhsal düzleminin yeterince bilincinde olmadığı için, aurası fizik bedenden yalnızca bir metre kadar yüksekliğe ulaşır. Fakat, tamamen uyanmış bir insanın ruhsal aurası, oval şekli kusursuz bir daireye dönüşmüş halde, kilometrelerce öteye yayılabilir.

Eğer aydınlanmış bir ustanın huzurunda bulunma fırsatını yakalamışsanız, bir mil ötesinde bile atmosferin nasıl aniden değiştiğini farketmişsinizdir. Aura menzilinin dışına çıktığınızda, ustanın huzurunda hissettiğiniz ışık, bolluk ve sevgi yoğunluğunu kaybedecektir.

Ruhsal beden ve aurası en zarif renklerle parlar. Sözlerle anlatılamayacak kadar derin bir yayılıma sahiptir. Ruhsal beden, sürekli olarak, bu enerjiyi varlığın ruhsal düzeyinden alır. Enerji daha düşük frekanslara inse bile, zihinsel, astral ve eterik bedenlerde akmaya devam eder. Bu, bedenlerin titreşimlerini hızlandırır ve kendi kürelerinde en yüksek ifade biçimine ulaşmalarına yardım eder. Bu enerjiyi bilinçli olarak algılamamız ve alıp kullanmamız chakraların koşut gelişimine bağlıdır.

Ruhsal beden yoluyla içbirliği tümüyle ya­şarız. Bütün belirtilerin, görünümlerin kayna­ğı ve Yaratılış'ın temeli olan İlahi Varlık ile bütünleşiriz. Bu düzlemde, Yaratılış'ta var olan herşeyin içine girebiliriz.

Kişi, dünyevi astral ve zihinsel düzlemlerin gerektirdiği bilinç evrelerini aşmış olsa bile, ölümsüz olan ruhsal bedenin dışındaki tüm bedenler zaman içinde yavaş yavaş çö­zülürler.

Varoluşumuzun kaynağını ve hedefini ve yaşamımızın amacını yalnızca ruhsal beden yoluyla tanıyabiliriz. Kendimizi onun titreşimlerine açtığımızda, yaşamımız tamamen yeni bir nitelikte zenginleşecektir. Tüm­ eylemlerimiz Yüksek Benlik'ten doğar ve yaşamımız, bilgelik, güç, mutluluk ve sevgi içeren herşeyi, kısacası Benliğin en yüksek düzeyi olan doğal özellikleri yansıtır.

II. Enerji Sistemi ve Sübtil Bedenler | Chakra El Kitabı | S.Sharamon - B.Baginski

Share on Google Plus

About Bursa Bioenerji

Bursa Bioenerji, Refleksoloji, Masaj Uygulamaları | 0 543 325 46 12
    Blogger Comment
    Facebook Comment

0 yorum:

Yorum Gönder