Vlll. Cinsellik ve Chakralar
Cinsellik insanın bir ifade yoludur. Evren boyunca tüm yaşam düzeylerinde sürekli olarak meydana gelen sonsuz yaratma eyleminin aynasıdır. Birlik, yaratılış sırasında çokluk oldu ve şekilsiz varlık, başlangıç olarak kendini iki temel enerji şekline böldü, verimli (dölleyen) eril güç ve alıcı (döllenen) dişi güç. Binlerce yıl önce Çinliler bu güçlere Yin ve Yang adını verdiler. Bu enerjilerin birbiriyle etkileşimi Yaratılış'ı meydana getirir. Dişi Yin, Yang'ın eril tohumuyla döllenir ve yaşamın binlerce şeklini doğurur.
Güçlerin bu etkileşimi, kendini insanın fiziksel düzeyinde cinsellik olarak gösterir. Onunla insan varlığı, tüm bütünlüğü içinde sonsuz yaratma eylemiyle birleşir ve aldığı zevk, yaratma mutluluğunun bir yansımasıdır.
Tüm evrende Yin ve Yang kuvvetleri kutuplaşma şeklinde görülür. Varoluş için herşeyin zıddı ya da karşıt kutbu vardır. Her kutup varolmak için karşıt kutbuna bağımlıdır ve bu kutuplaşmanın bir yönü eksik olsa, karşıtı da var olamaz. Bu temel kural herşeye uygulanabilir. Ancak nefes alırsak nefes verebiliriz, bunlardan biri durursa diğeri de durur. İç dışı, gün geceyi, ışık gölgeyi, doğum ölümü, kadın erkeği meydana getirir. Tamamlanmaları için, her kutbun bir karşıt kutbu olmalıdır.
Yin ve Yang, açıkça, tüm yaşamın ritmik hareketini sembolize ediyor. Yin bütünün dişi, genişleyen, duygusal, pasif ve bilinçsiz yanını temsil ederken, Yang da, eril, daralan, aktif ve bilinçli yanını temsil ediyor. Burada hiç bir şekilde birinin diğerinden daha kıymetli olduğu gibi bir değer yargısı bulunamaz.
Çevremizdeki evrenin varolan dengesi, kutupların aralarındaki etkileşimin sonucudur. Evrendeki herşey hareket halinde olduğundan, Yin ve Yang'da birbirlerinin karşıt kutuplarından varoluyorlar. Bu, Yin şeklindeki beyaz nokta ve Yang şeklindeki siyah nokta ile sembolize edilir. Her iki kutup, karşıt kutbunun tohumunu içerir ve bir kutbun diğerine dönüşmesi sadece bir zaman sorunudur. Atomlarda olduğu gibi, bazı düzeylerde bu dönüşüm saniyeden daha az sürelerde olabilir. İnsan düzeyindeki er ve dişi ilkelerin değişimi ayrı enkarnasyonlar (dünyaya gelişler) gerektirir. Gün ve gecenin değişimi için ortalama on iki saatlik bir süre geçerken, nefes alma ve verme için birkaç saniye yeter.
Herşey gelir ve gider, sürekli bir hareket halindedir ve evrendeki bu iki temel enerji şeklinin etkileşimine bağlı olarak dönüşüm halindedir. Ancak her iki çevrimin de tamamlanmasıyla Birliğe ulaşır.
Sevgi ve cinsellik aynı ilkeye dayanır. Bir mıknatısın kutupları gibi birbirini çekerler ve sonunda iki zıt enerji birleştiğinde karşılıklı olarak değişirler.
Erkekler ve kadınlar, enerji düzeyleri de dahil olmak üzere, tüm temel niteliklerinde birbirlerine zıt kutuplara sahiptirler. Erkekler pozitif kutupluysa kadınlar negatif kutupludur ve bunun tersi de geçerlidir. Önceki bölümde de anlattığımız gibi, bu olgu chakraların dönüş yönü için de uygulanabilir. (Örneğin, homoseksüellikte enerjetik kutuplaşma bu kurala uymaz). Sonuç olarak, chakralarla temsil edilen tüm düzeylerde, cinsiyetler arasında çekim ve tamamlanma vardır ve ancak bunun sonucu tam ve derin Birlik ortaya çıkabilir. Bunun olması için chakraların tüm engellerden kurtulmuş olması gerekir. Cinsel birleşme sırasında, ana kanal (sushumna) dan akan enerji son derece uyarılmış ve yoğunlaştırılmıştır. Enerji akışı ikinci chakrada çok fazla artar ve bu enerji bolluğu öteki chakraların hepsini yükler. Prananın belli bir şeklini temsil eden cinsel enerji, burada diğer chakraların frekanslarına dönüştürülür. Chakralardan başlayarak nadilere, maddi bedene ve enerji bedenlerine yayılır ve onları yüksek yaşam enerjisiyle yükler. Bu birleşmenin doruk noktasında, partnerler arasında, yedi chakranın tümünde, bir enerji boşalması olur ve chakralarla temsil edilen tüm düzeylerde bir kaynaşma meydana gelir. Her iki partnerin tüm varlıkları yeniden canlanır. Yaşadıkları derin sevgi ve yakınlık kişisel sahip olma arzularını aşar. Aralarındaki ilişkiyle, tüm dış faktörlerden bağımsız olarak bir bütünleşme yaşarlar.
Böyle doyurucu bir cinsel birleşmeye ulaşılması için partnerler birbirlerine tamamen bağlı olmalı ve enerji sistemlerindeki serbest akışı engelleyecek tüm korkulardan kurtulmalılar. Partnerlerden birinin sadece bir chakrası bloke olsa bile birleşme tam anlamıyla yaşanamaz. Dahası, bu diğer partnerin enerji akışında da engeller yaratabilir.
Çoğu insan cinselliği sadece ikinci chakrada yaşar. Bunun yanında, kök chakrasının enerjisi erkek cinsiyetinde fiziksel dürtü anlamında baskın bir rol oynar. Eğer cinsellik düşük chakralarla sınırlandırılırsa, her iki partneri de güçsüz ve mutsuz bırakan, kısa sürede ayrılmalarına ve yalnızlığa dönmelerine yol açan tek taraflı bir deneyim yaşanır. Bu, bir müzik aletinin sadece bir ya da iki telini çalmaya benzer; verebileceği sesleri asla duyamazsınız. Aslında enerjetik açıdan düşünürsek, önemli miktarda enerji böyle cinsel deneyimlerle ziyan ediliyor, çünkü enerji önce öteki chakralardan alınıp cinsel enerjiye dönüştürülüyor ve oradan da ikinci chakraya aktarılıyor. Bu şekilde, enerjilerin doğal yollarını izleyerek tepeye kadar yükselmeleri, yedi chakraya birden aynı anda akarak yaşam gücü vermeleri engelleniyor.
Tüm düzeylerde tam cinsel birleşmeyi bozan engelleri çözmenin en doğal yolu kalp chakrası enerjilerinin alışverişidir. Her iki partner de sevgiyi kalplerinden çevrelerine korkusuzca yayarlarsa, enerji sistemleri uyum kazanacaktır. Korku ve endişe engelleri yok olacak ve yedi chakranın hepsi düzeyinde bir alışveriş mümkün olacaktır. Fiziksel cazibenin yanında partnerlerin derin sevgisi cinsel birleşmede ulaşılan tamamlanma duygusunun nedenidir. Bu şekilde, yüksek enerji frekansları harekete geçiyor ve cinsellik, saf maddi karakteri aşıp, ruhsal birleşmeye dönüşüyor.
Binlerce yıldır öğretilen ve uygulanan Tantra sanatı budur. Bu uygulamayla, orgazm deneyimi, düşünülenden çok daha büyük ve güçlü ölçülerde yaşanıyor. Bu yolla duyuların ve algıların farklı bir boyutuna ulaşılıyor. Birden, cinsel enerjilerimizin sadece genital organlarımızda saklı olmadığını, aslında bedenimizin her hücresinde bulunduğunu farkediyoruz. Sevdiğiniz biriyle mükemmel birleşme, evrendeki "güzel zonklayan hayat" ile bir iç birliği yaşamda iç birliği yaşamanıza izin veriyor. Tam doruk noktasında, artık ikilik aşıldığında, kutupların etkileşiminin temel nedeni olan mutlak, şekli olmayan Varlık'la bütünleşme duygusunu yaşıyoruz.
0 yorum:
Yorum Gönder