Yandex.Metrica Alternatif / Tamamlayıcı Tıp ve Kadın Sağlığı | Bioenerji, Refleksoloji, Masaj | 0 543 325 46 12

Alternatif / Tamamlayıcı Tıp ve Kadın Sağlığı

Alternatif Tamamlayıcı Tıp ve Kadın Sağlığı

Modern ve bilimsel tedaviler dışındaki tedavilerin birçoğu genel olarak tamamlayıcı ve alternatif tıp (TAT) olarak ifade edilmektedir. Günümüzde birçok hasta gibi kadınlarda, hastalıklarının tedavisinde, yakınmalarının hafifletilmesi veya giderilmesinde TAT yöntemi kullanılmaktadır. TAT yöntemlerinin birçoğunun etkinliğine dair çok sınırlı kanıtlar olmasına rağmen tüm dünyada kullanımı giderek artmaktadır. TAT ile ilgilenen sağlık profesyonellerinin de giderek artması, bu tedavi yöntemlerini kullanan hasta sayısındaki artışta önemli rol oynamaktadır. Bu makalede Alternatif/Tamamlayıcı Tıp’ın kadın sağlığındaki kullanım alanları ve etkinliği literatür doğrultusunda tartışılacaktır.

Modern ve bilimsel tedaviler dışındaki tedavilerin birçoğu genel olarak tamamlayıcı ve alternatif tıp (TAT) olarak ifade edilmektedir. TAT, klasik temel medikal tedaviye ek olarak veya onun yerine kullanılan bir dizi tedaviyi tanımlamaktadır (1). Klasik tıbba alternatif veya tamamlayıcı tedaviler tüm zamanlarda var olmasına rağmen 1990’lı yıllarla kullanımı dramatik olarak artmıştır. Bu artışta medya, alternatif tedavi uygulayıcıları ve bazı tıp doktorları rol oynamaktadır (2).

Kadınlar genellikle kültürel yapılarıyla bağdaşan tedavi yöntemlerini tercih etmektedirler. Bu yöntemler arasında akupunktur, yoga, rahatlama hareketleri, manipülasyon teknikleri, meditasyon, egzersiz, homeopati, geleneksel Çin ilaçları, doğal östrojen kaynakları, diyet, vitaminler ve minareller yer almaktadır (3).

MacLennan ve arkadaşları (1996) Avustralya’da yaptıkları çalışmalarında bireylerin %48,5’inin alternatif tedavileri kullandıklarını ve alternatif tedaviyi yaygın olarak kullanan bireyler arasında perimenopoz dönemindeki kadınların çoğunlukta olduğunu saptamışlardır (4). Diğer bir çalışmada, menopozal yakınmaların alternatif tedavi yöntemleri ile tedavi edilebildiği ve menopozal yakınmalarla baş etmede 45-60 yaş arasındaki kadınların % 80’inin reçete olmaksızın alternatif tedavileri kullandıkları saptanmıştır (5).

Kadınların menopoz dönemindeki sıcak basmalarında soya fasulyesi, ıspanak, koyu yapraklı sebzeler, tahıllar, sebze, yer fıstığı, yoğurt, süt, ginseng çayı ve meditasyonu tercih ettikleri bilinmektedir. Kadınların uykusuzlukta kediotu, nane, şerbetçiotu, çarkıfelek; baş ağrısında maydanoz, nane yağı; sinirlilikte beyin, organ etleri, şeker tortusu, ceviz, yerfıstığı, kahverengi pirinç yemeleri gibi uygulamaların yararlı olduğu belirtilmektedir (6). Birçok kadının özellikle kardiyovasküler hastalıklar ve osteoporozdan korunmak için alternatif tedavileri tercih ettiği, egzersizin ve soya ürünlerinin vazomotor yakınmaları azaltmada, lipid seviyesini düşürmede, kemik dansitesini artırmada etkili olduğu ve balık yağının da koroner kalp hastalıklarından sekonder korunmada etkili olduğu belirtilmektedir (7).

Bu makalede, kadınların tüm yaşam dönemlerinde kullandıkları TAT yöntemleri ve bu yöntemlerin etkinliğinin, literatür doğrultusunda tartışılması hedeflenmiştir.

BİTKİSEL YÖNTEMLER
Aromaterapi

Aromaterapi

Aromaterapi bitkisel öz yağlarla yapılan doğal bir tedavi yöntemidir. Özler vücuda banyo, buğu, kompres veya masaj ile tatbik edilebilir. Hamilelik döneminde kullanılması önerilen saf aromaterapi yağları şunlardır (8).

Bergamot: Ağrı kesici, antiseptik, antidepresan, canlandırıcı ve tazeleyicidir. Hamilelikte sıklıkla karşılaşılan sistit sorununda da yardımcıdır.

Roma Papatyası: Antiseptik, ağrı kesici, iltihap giderici ve spazm çözücü, kas ağrısı, baş ağrısı, diş ağrısında yardımcıdır. Hazımsızlığa iyi gelir.

Servi: Antiseptik, spazm çözücü, ödem gidericidir. Hemoroid, varis ve dolaşım sorunlarında faydalıdır. Gebelikte 5. aydan sonra kullanılması önerilmektedir.

Greyfurt: Dolaşım sorunlarında faydalı, canlandırıcı ve tazeleyici, ödem giderici, sindirime yardımcı, lenf dolaşımını uyarıcı ve su atıcıdır.

Havuç: Yorgunluğu giderici özelliği vardır. Rahatlatıcıdır.

Lavanta: Antiseptik, antibiotik, ağrı kesici, antidepresan, genel iyileştirici ve rahatlatıcıdır. Hamilelikte ağrı ve sancıların giderilmesini sağlar. Su atmaya yardımcıdır. Hücre yenilenmesini tetikler, çatlaklarda kullanılır.

Susam: Susam tohumları ve susam yağı, hücresel hasarları önleyici bir antioksidan olan fitik asit yönünden zengindir. Cilt bakımında etkilidir.

Limon: Antiseptik, antibakteriyel, antifungal, dolaşım sorunlarında faydalı ve uyarıcıdır. Varis oluşumunu engelleyici özelliği vardır. Sabah bulantılarında rahatlatıcı görevi görür.

Mandalina: Antiseptik, tazeleyici, tonik ve rahatlatıcıdır. Ödem tutmasında etkilidir (8,33).

DAVRANIŞSAL YÖNTEM
Alexander Tekniği

Alexander Tekniği

Duruş eğitimi olarak tarif edilse de bu basit kavramın ötesinde vücudun ve zihnin uyum içinde olmasının sağlandığı bir teknik olarak görülür. Alexander tekniği hastaya, vücudunu öğrenilmiş, sonradan eklenmiş hareketlerden kurtarıp, kendi temel, doğal duruşu ve hareket biçimlerini kazanmayı öğretir (9).

Özellikle gebeliğin son aylarında gebelerin korkulu rüyası haline gelen bel ve sırt ağrılarında Alexander tekniği çok yardımcı olup, bu ağrıların kısa sürede giderilmesine, bebeğin omurgaya yaptığı bası sonucu bozulan gebelik postürünün düzelmesine yardımcı olur. Örneğin gebeler yerden eğilip bir şey almak istediklerinde direkt öne doğru eğilmektedir. Oysaki doğru olan gebenin bacaklarını kırarak boyunu kısaltması ve o şekilde yerden istediği şeyi almasıdır. Benzer şekilde sandalyeye oturmaya çalışan bir gebe öne doğru eğilmekte ve omurganın normal postürünü bozmaktadır. Bunun yerine dik bir şekilde oturmalı, omurganın kendi doğal postürünü korumalıdır. Alexander tekniği ile gebe doğal postürünü korumayı öğrenir ve sonuç olarak gebenin bel ve sırt ağrılarında belirgin azalma meydana gelir (9).

Ayrıca büyüyen karın ile birlikte oturup kalkmakta zorlanan gebeler bu tekniğin yardımı ile daha kolay hareket edebilmektedirler. Alexander tekniğinin en önemli yardımı doğru nefes alıp vermeyi gebeye öğretmesidir. Böylece gebelik esnasında bebeğe giden oksijen miktarı artar ve bebek anne karnında daha sağlıklı bir şekilde büyüyüp kilo alır. Bu nefes egzersizleri asıl doğum sırasında yardımcı olup doğum eyleminin daha kısa sürmesine ve bebeğin doğum eylemi sırasında daha az sıkıntıya girmesinde önemli rol oynarlar (9).

Alexander tekniğinin diğer kullanım alanı ise, doğum eyleminde pelvis kaslarının ve eklemlerinin genişleyerek bebeğin doğum kanalından daha kolay geçmesine yardımcı olmasıdır. Ayrıca serviksin daha hızlı açılmasına da etkisi olduğu iddia edilmektedir. Anne adayı bu teknik sayesinde doğuma konsantre olabilmekte ve düzenli ıkınmalar ile daha ağrısız ve hızlı bir şekilde doğum eylemini tamamlayabilmektedir (9).

Biofeedback

Biofeedback

Biofeedback, normalde farkına varmadığınız ancak fizyolojik olarak vücudunuzda oluşan işlevleri bir monitör aracılığı ile takip etmenizi sağlayan bir tedavidir. Monitörü izleyerek, uzmanın yönlendirmesi, deneme ve odaklanma yoluyla istemsiz vücut fonksiyonlarını kişi kendi kendine kontrol eder hale gelir. Özellikle pelvik kasların yetersizliğine bağlı cinsel uyarılma, orgazm sorunlarında veya pelvik kasların aşırı çalışmasına bağlı gelişen cinsel ağrı hastalıklarında biofeedback ile olumlu sonuçlar alınmaktadır. Doğum sonrası veya menopoz sürecinde de biofeedback ile kaslar güçlendirilebilmektedir. Bunun için önce pelvik taban kas gücü belirlenir. Ardından birtakım grafik ve oyunlarla vajinal kasları eğitilir. Onbeş-otuz dakika, bazen kasların durumuna göre bir saate yakın süren 4-8 seans sonrasında pelvik adaleleri kişi tarafından kendine yönetmeyi öğrenir (10).

Dans Terapisi

Dans Terapisi

Dans terapisi, beden ve zihin ilişkisine dayalı, hareketi araç olarak kullanan bir psikoterapi çeşididir. Bu yaklaşımda doğru-yanlış, güzel-çirkin ayrımı yoktur, yapılan her hareket doğru harekettir. Dans terapisi doğumu kolaylaştırmak ve doğumda konforu artırmaya yönelik uygulanan bir yöntemdir. Doğumun dansı, Amerika’da 25 senedir uygulanan ve “Dancing thru Pregnancy” olarak tanınan programın, Michal Bardavid tarafından Türkiye’ye adapte edilmiş ve dans terapisi ile geliştirilmiş versiyonudur. Sağlıklı ve güvenli bir hamilelik için önerilir. En önemli farklılığı aynı süreçten geçen anne adaylarına, psikolog eşliğinde duygu ve tecrübelerini birbirleri ile paylaşma fırsatı sağlamasıdır (9).

Yoga

Yoga

Yoga bireyin kendi iç dünyasına yapmış olduğu zihinsel bir yolculuktur. Kişilerin kendi özü ile baş başa kalmasını sağlar. Hamilelik süresince düzenli yapılan yoga programı ile kişinin fiziksel kondisyonu korunmuş olur. Hamileliğe bağlı postür bozuklukları en aza iner. Solunum ve dolaşım sistemleri güçlenir. Gebeliğe bağlı bulantı ve kusmaları azalır. Vücutta meydana gelen ödemler ve özellikle son aylarda çok sıkça hissedilen kramplar azalır. Karın kaslarını güçlendirerek ve masaj etkisi yaparak bağırsak hareketlerini rahatlatır. İştahın kontrol altına alınmasında yardımcı olur. Yaşam enerjisi yükseltilerek kişinin daha sakin ve daha konsantre olması sağlanır. Hamilelik ve gündelik yaşamın yarattığı bedensel ve zihinsel gerginliklerden uzaklaşarak, daha huzurlu ve doyumlu bir yaşama ulaşmayı sağlanır. Stresi ve bedende biriken öfkeyi azaltır, hoşgörüyü arttırır. Bedeni ve bebeği sevmeyi arttırır, kabullenmeyi ve bağlanmayı sağlar. Pek çok uzmana göre gebeliğin 12. haftasına kadar beklemekte yarar vardır. Buradaki amaç vücudun bu gebelik haftasına kadar gebeliğinin değişimlerinin başlaması için zaman verilmesidir. Yoğa aynı zamanda, doğum anında da gerginliği azaltarak doğumun daha kolay ve hızlı olmasına yardımcı olur. Çünkü doğum anında doğru alınan nefesler hem kişiyi psikolojik olarak rahatlatır hem de annenin oksijeni daha doğru şekilde kullanmasını sağlayarak doğumu kolaylaştırmaktadır (9).

Ayrıca yoga, doğum sonrası vücudun fiziksel ve ruhsal olarak hızla toparlanmasında yardım edebilir. Bu dönemde uygulanan yoga duruşları ile duruş bozuklukları düzeltilip, karın kasları hızla toparlanabilir. Kadın sağlığında yoga ayrıca infertilite tedavisi, menopoz yakınmaları, premenstrüel sendrom (PMS), dismenore gibi alanlarda kullanılmaktadır (9).

Hipnoz

Hipnoz

Hipnoz, sözcükler, bakış ya da bazı yardımcı nesneler kullanılarak telkin gibi tekniklerle oluşturulan ve kişinin duygu, düşünce, algı ve bellek işlevlerinde değişikliklerin gerçekleştirilebildiği özel bir bilinç durumudur. Hipnozun tedavi amacıyla kullanımına hipnoterapi denir. Hipnozun bütün dünyada analjezik, anestezik ve psikolojik tedavide kullanıldığı bilinmektedir (11).

Kadın yaşamı, genç kızlık dönemi ile başlayan adet şikâyetlerinden menopozun sıkıntılarına kadar uzanan pek çok süreç içinde psikolojik komponentli bir devrededir. Kadınlarda veya genç kızlık döneminde, özellikle dismenore, premenstrüel sendrom öncesi gerginlik sendromunda hipnotik konsantrasyon ve telkinlerle şikayetler tam olarak giderilebilmekte veya azaltılabilmektedir (12, 13).

Hipnoz kadınlardaki cinsel işlev bozukluklarının tedavisinde kullanılabilmektedir. Kadınların cinsel istek bozukluklarının belirleyici özelliği, tatmin edici bir cinsel aktiviteyi sağlayabilecek vajina genişliği ve ıslaklığın sağlanamamasıdır. Sonuç olarak kadınlar, disparoni sorunuyla karşı karşıya kalmaktadır. Hipnoz yöntemi disparoni sorununun tedavisine yardımcı olan bir yöntemdir (13). Vajinismus, bilinçaltının en temel korunma tepkisi olan korku duygusunun abartılı dışavurumudur. Yaşanan bu korku gerçekle ilişkisini kaybetmiş olumsuz bir duygudur. Çünkü kadınların birçoğu bu korkunun temelinde yatan olayı çoktan unutmuşlardır. Vajinismus ve disparoni problemlerinde psikolojik tedavilere ek olarak uygulanan hipnoterapi ile son yıllarda çok olumlu sonuçlar alınabilmektedir (12, 13).

Hipnozun diğer bir kullanım alanı ise doğum ağrısıdır. Doğumda hipnoz, hemen hemen kendi kendine hipnozdur, diğer bir ifadeyle, hipnoterapistler kadınlara kendilerini hipnoz durumuna sokmayı öğretirler. Bazı zamanlarda kadının eşi bu durumda uyaran verici olarak düşünülebilir. Doğum ağrısının azaltılması konusunda etkin ve diğerlerine oranla farmakolojik ajan ve ekipman gerektirmemesi, fetüs ve yeni doğan üzerinde olumsuz etkilere sahip olmaması gibi avantajları olan bir yöntemdir. Hipnozun doğumun ilk evresini kısalttığı, daha iyi analjezi sağladığı ve doğumu hoş bir tecrübe haline getirdiği gösterilmiş, hipnoz kullanan kadınlarda doğumun daha doyum verici olduğuna inanılmıştır. Neonatal dönemde hipnozun hiçbir yan etkisi rapor edilmemiştir. Doğum analjezisinin bu modeli, hipnoza az güven duyanlarda ve psikiyatrik hastalık öyküsü olan kadınlarda kontrendikedir (14).

Yine doğum sonrası lohusalık dönemindeki depresyon hali ve anksiyeteye bağlı süt miktarının az olması gibi problemlerde de hipnoz terapileri kullanılabilmektedir. Bazı kadınlar ise evliliklerinde birçok tedavilere rağmen gebe kalamamaları sonucunda bir takım psişik problemler yaşayabilmektedirler. Bu problemler motivasyonlarının kırılmasıyla kendilerinin daha kolay pes etmelerini sağlayabilmekte veya yaşama küsmelerine sebep olabilmektedir. Hipnoz terapileri ile kişilerin sıkıntıları azaltılabilmekte ve pozitif motivasyonları güçlendirilebilmektedir (11,13 ).

Kadınlarda klimakterik dönemde menopozal semptomlar olan sıcak basmaları, ateş, ter basması, çarpıntı, uykusuzluk gibi semptomlar görülmeye başlar. Bu semptomlar birkaç ay ile 10 yıl arasında devam edebilir. Hipnoterapi ile menopoz şikâyetlerini azaltmak veya gidermek mümkün olabilmektedir (11,13).

BİLİŞSEL-DÜŞÜNSEL YÖNTEM
Meditasyon

Meditasyon

Meditasyon, kişinin iç huzuru, sükûnet, değişik şuur halleri elde etmesine ve öz varlığına ulaşmasına olanak veren, zihnini denetleme teknikleri ve deneyimlerine verilen ad olarak tanımlanmaktadır (11). Meditasyonun klimakterik dönemdeki kadınların menopozal yakınmalarını azaltmak için kullandıkları bilinmektedir (15).

Müzik Terapisi

Müzik Terapisi

Müzik, insanlara özgü ve insanın doğasında bulunan bir davranış biçimidir. Müziğin insanlar üzerinde güçlü bir etkisinin olduğu bilinmektedir (11).

Yapılan bir çalışmada kadınlarda jinekolojik muayene öncesi yaşanan, durumluluk anksiyeteyi azaltmada; araştırmacı tarafından tasarlanan özel muayene giysisinin ve muayene odasında dinletilen müziğin etkili olduğu belirlenmiştir (16). Ayrıca müziğin doğum ağrısını azaltmada kullanılan bir yöntem olduğu bilinmektedir (14,17).

DOKUNSAL YÖNTEMLER

Ayurveda

Ayurveda

Ayurveda her kişinin "kendi özel yapısına" göre, sağlıklı ve uzun bir ömür için, yaşam tarzını düzenlemesidir ve ömür-bilgisi anlamına gelir. Kadının tüm yaşam döneminde kullanabileceği bir yöntemdir. Adet öncesi dönemde ve doğumda ağrı ve gerginliği azaltır. Yine benzer şekilde gebeliğin daha rahat geçmesini, doğum sonu dönemde vücudun daha çabuk eski haline dönmesine yardımcı olur. Ayrıca menopoz yakınmalarının azaltılmasın da da oldukça etkilidir.

Ayurveda Yolu ile Hormon Replasman Tedavisi

Menopozdaki anksiyete, panik, ruh hali, vajinal kuruluk, cilt tonüsü kaybı, soğuk hissi, uykusuzluk, hafif veya değişken sıcak basması, kabızlık, çarpıntı, şişkinlik ve eklem ağrıları için bazı ayurvedik ipuçları bulunmaktadır. Bunlar, sıcak yiyecek ve içecekler, düzenli yemek, yatmadan önce masaj, yürüyüş, rezene ve kimyon gibi baharatların kullanımıdır.

Ayrıca öfke, sinirlilik, sıcak basması hissi, gece terlemesi, aşırı kanama, idrar yolu enfeksiyonları, deri döküntüleri ve akne gibi sorunlar için de su alınımın arttırılması, tatlı sulu meyvelerin (üzüm, armut, erik, mango, kavun, elma), kabak, sarı kabak, salatalık, organik gıdaların yenmesi önerilmektedir (10, 35).

Akupunktur

Akupunktur

Akupunktur vücutta bulunan özel noktaların iğnelerle uyarılması sonucunda, vücudun dengesini yeniden bulmasını sağlayan bilimsel bir tedavi yöntemidir. Obstetri ve jinekolojide, akupunktur, doğum ağrısı gibi çeşitli durumlarda uygulanabilmektedir. Doğum ağrısı için, doğum ağrısının lokalizasyonu, doğumun aşaması, maternal yorgunluk seviyesi, tansiyon ya da anksiyete gibi faktörlerdir.

Yapılan bir çalışmada akupunktur uygulanan kadınların doğum ağrısını daha az hissettikleri bulunmuştur. Skilnand ve arkadaşları gerçek akupunktur grubuyla yalancı ve minimal akupunktur grubunu (akupunktur noktası olmayan noktalara ve yüzeysel yerleşim) karşılaştırmıştır. Ağrıyı değerlendirmede visual analog skalası iki gruba da aynı anda uygulanmış ve akupunktur grubunda 30., 60. ve 120. dakikalarda akupunkturdan sonra, ağrıda anlamalı derecede düşme elde edilmiştir. Gerçek akupunktur grubunda ise postpartum 2 saatte de ağrının düşük olduğu görülmüştür. Akupunktur grubunun epidural analjezi ihtiyacının da önemli derecede az olduğu bulunmuştur (18).

Reiki Dokunma Terapisi

Reiki Dokunma Terapisi

Reiki vücudun dışındaki elektromanyetik alanlara ve vücuttaki enerji alanlarına odaklanan bir enerji terapisidir. Reiki uygulaması, bilinen tedavilere dirençli birçok hastalığı iyileştirmesi, ilaç tedavisine oranla yan etkilerinin olmayışı, kolay uygulanması, güvenli, etkili ve ekonomik oluşu nedeniyle modern tıpta önemli bir yere sahiptir. Akupressure, refleksoloji, masaj uygulamalarında olduğu gibi spesifik amaçlarla yapılan Reiki, eğitimini almış kişiler tarafından insan vücudunun enerji merkezlerine (çakralara) dokunarak uygulanır (19).

Reiki dokunma terapisi, hemşirelik kuramcılarından Rogers’ın “Üniter (bütüncül) İnsan Teorisine” dayanmaktadır. Rogers’ın teorisinde insan ve çevrenin birbirleriyle etkileşim halinde olan enerji alanları olduğuna dair ilkeler yer almaktadır. Rogers 1992 yıllında enerji alanlarının hem canlının hem de cansızın temel birimini oluşturduğunu ve enerji alanlarının alışverişe ve genişlemeye uygun olduğunu belirtmiştir (20,21). Vitale’nin makalesinde aktardığına göre; Rogers 1996 yıllarında hemşirelik dergilerinde “enerji terapisi olan Reiki'nin hemşirelikteki kullanımı” hakkında makale yazmıştır. Makalelerde “Üniter İnsan Teorisi”ne dayanan Reiki'nin, hemşirelik uygulamasında önemini destekleyen kanıtlara da yer verilmiştir (20). D. Krieger 1970’li yıllarda, Reiki'yi binlerce hemşireye öğreterek hemşirelikte bir öncü olmuştur. Modern tıpta ise Reiki dokunma terapisi, hemşirelerin bağımsız fonksiyonlarından biri ve hemşirelik bakımının bir parçası haline gelmiştir. Reiki ile daha rahat bir hamilelik sağlanmaktadır. Anne ile bebek Reiki sayesinde doğum öncesinde iletişime geçer. Anne adayları, bebeklerini Reiki ile sakinleştirir. Mide bulantıları rahatlatır, ağrıyan kasların gevşemesini sağlar. Ayrıca doğum sonrasında da yaşanan doğum sonu depresyonuna karşıda etkili olur (23). İnfertilitede reiki kullanımı ile olumlu sonuçlar elde edildiği bilinmektedir (8).

Masaj

Masaj

Masaj terapisi, relaksasyonu ve sirkülâsyonu artırarak, ağrı ve gerginliği azaltmayı amaçlar. Bu amaçlara ulaşmak için ilişkili dokular ve kaslara basınç uygulanır (24). Masaj aynı zamanda bir insana dokunma, bakım, ilgi, rahatlatma, güven verme ya da aşk gibi pozitif mesajların paylaşılmasını da sağlayabilir. Masaj “iyileşme ve sağlık değerini artıran vücut dokularına yumuşak olarak yapılan kasıtlı ve sistematik manüplasyondur” (14).

Çoban ve Şirin gebeliğin geç döneminde ayaklarda görülen fizyolojik ödemi azaltmak için 80 gebe kadını rasgele ikiye ayırmışlar ve deney grubuna beş gün boyunca günde 20 dakika ayak masajı uygulamışlardır. Çalışmanın sonunda deney ve kontrol grubu arasındaki ödem deney grubunda istatistiksel olarak anlamlı derecede az bulunmuştur (25).

Gebelikte baldır kaslarında ağrılı spazmlara bağlı olarak ortaya çıkan bacak krampları gebeliğin özellikle son haftalarında gebelerin yaklaşık olarak yarısında gözlenir. Bu yakınmalar özellikle geceleri ortaya çıkar ve mekanizması tam olarak bilinmemektedir. Spazmları gidermede bacaklara masaj uygulanması ağrıyı gidermede sıklıkla yeterli olmaktadır (26).

Masaj ayrıca dismenorede ve doğumda ağrıyı azaltmada kullanılan non farmokolojik bir yöntemdir (14,27). Oskay ve Şahin’in yaptığı bir çalışmada (2001) dismenorede ağrıyı gidermek genç kızların %24,7’sinin karına ve beline masaj uyguladıkları belirlenmiştir (29).

Nesheim ve arkadaşlarının yaptığı randomize kontrollü bir çalışmada doğum sırasında normal ağrı bakımı yaklaşımı ve masaj yaklaşımı karşılaştırılmıştır. Doğum sırasında 5 saat boyunca, kadınlara her 20 dakikada bir eşleri tarafından ayak, sırt, el ve baş masajı yapılmıştır. Sık masajın kadınların ağrısını ve anksiyetesini azaltıp duygusal durumunu daha da iyileştirdiği belirlenmiştir (30). Ayrıca doğum sırasında uygulanan perine masajının doğum sırasında ortaya çıkan perineal travmayı azalttığı belirtilmektedir (26).

Refleksoloji Zone Terapi

Refleksoloji / Zone Terapi

Birçok kültürde eski zamanlardan beri uygulanan refleksoloji, ayaklarda bedenin tüm bölgelerine, organlarına ve sistemlerine karşılık gelen refleks noktaları olduğu ve bu noktaların beden anatomisinin aynası olduğu prensibine dayanan bir yöntemdir. Özel el ve parmak teknikleriyle bu refleks noktalarına uygulanan baskı, stresin azaltılmasını sağlayarak bedende fizyolojik değişikliklere  yol açtığı ileri sürülmektedir. Refleksoloji, hamileliğin ilk üç ayında düşüğe neden olabileceğinden tavsiye edilmez ve uygulanmasına dikkat edilmesi gereken bir tedavidir (11).

Bir çalışmada sancılı adet gören (dismenore) kadınların %95’inde ayak refleksolojisinin dismenoreyi azalttığı, PMS yaşayan kadınların %46’sında refleksolojinin PMS semptomlarını (ödem, sinirlilik, dikkatte azalma vs.) azalttığı belirlenmiştir (31). Diğer bir çalışmada, menopozlu 42 kadına ayak refleksolojisi uygulanmış, menopozal yakınmalar açısından (sıcak basması, sinirlilik vs.) bunlardan 17’sinde (%40,5) tam, 20’sinde (%47,6) önemli ölçüde iyileşme gözlenmiş, 4’ünde (%9,5) etkili sonuçlar alınmıştır. Hastalardan yalnızca birinden sonuç alınmamıştır (31).

Ayrıca overlerdeki kist sorunlarında refleksolojinin faydalı olduğu kanıtlanmıştır. Sancılı adet gören kadınlarda refleksolojinin ağrıyı azalttığı ve adet dönemlerini düzenlediği gözlemlenmiştir. Vajinusmus ile ilgili yapılan çalışmalarda refleksolojinin kasılmaları gevşetmek sureti ile sağlıklı bir cinsel hayata katkıda bulunduğu görülmüştür (31).

Taşpınar ve Şirin’in (2009) çalışmasında jinekolojik kanserli hastalarda kemoterapiye bağlı bulantı ve kusmayı gidermede akapunktur ve refleksolojinin etkili olduğu saptanmıştır (32). Ayrıca Mollart’ın çalışmasında refleksoloji tekniği gebelerde ağrı ve yorgunluğun yanında stres, gerginlik, anksiyete, rahatsızlık, huzursuzluğun da azaltılmasında etkili bulunmuştur (37).

Terapötik Dokunma

Terapötik Dokunma

Dokunmanın iletişimde önemli bir yeri vardır. Terapötik dokunma tüm canlıların elle ovularak dengede tutulabilecek bir enerji alanı ile çevrildikleri tahminine dayanır. Ciltten 3-5 cm yüksekte bulunan bu enerji alanını dengeleme ve yumuşatma çabasına terapötik dokunma adı verilir. Özel bir eğitimi gerektirmekte olup kendine özgü teknikleri vardır. Doğumda stres ve ağrı giderici olarak kabul edilen bu dokunma biçimi dünyada yeni işlerlik ve kabul görmektedir. Ülkemizde ise kullanılmamaktadır (17,37).

Tat Kullanımında Sağlık Çalışanlarının Rolü

Yataklı sağlık kuruluşlarında çalışan doktor, hemşire ve ebelerin TAT yöntemleri konusunda bilgi sahibi olması, hasta ve hasta yakınlarına bu yöntemler hakkında danışmanlık yapabilmeleri açısından oldukça önemlidir. TAT yöntemlerinin yarar ve zararlarını bilen sağlık personeli, hastasını takip ederken olası yan etkilerin gelişip gelişmediğini de daha yakından gözleyebilir ve hastasının zarar görmesini engelleyebilir. Diğer yandan TAT kullanımının sadece hasta bireylerde olmadığı sağlıklı bireylerin de sıklıkla TAT yöntemleri kullandığı göz önüne alındığında, bu durum halk sağlığı uygulamaları açısından da önem kazanmaktadır. Halkın eğitim durumunu, gelenek ve göreneklerini, inançlarını, sosyal, ekonomik ve sağlık durumlarını bilmesi, halk sağlığı hemşiresi ve ebelerin topluma gerekli, yeterli ve etkin hizmet götürebilmesinin ön koşuludur. Bu nedenle halk sağlığı hemşiresinin ve ebelerin hizmet vereceği grubun özelliklerini ve sağlık-hastalık uygulamalarını bilmesi, sunacağı hizmetin etkinliğini arttırması bakımından önem kazanmaktadır. Halk sağlığı hemşireleri ve ebeler ev ziyaretleri sırasında, evde hasta bakımı verirken ve sağlık eğitimi yaparken bireylerin sağlık bakım gereksinimlerini ve sağlık bakım uygulamalarını daha kolay saptayabilme olanağına sahiptirler. Toplumun sağlık durumunu değerlendirmek, onların sağlık düzeyini yükseltmek isteyen halk sağlığı hemşiresinin ve ebelerin, çalıştığı alandaki bireylerin kullandıkları TAT yöntemlerini, bu yöntemlerin yarar ve zararlarını bilmesi gerekmektedir (11).

Hemşirelik öğrencilerinin tamamlayıcı ve alternatif terapiler konusundaki düşüncelerinin incelendiği bir çalışmada öğrenciler TAT yöntemleri konusundaki bilgilerini en sık kitap, dergi, gazete, internetten (%75,2) öğrendiklerini bildirmişlerdir. Öğrencilerin yarısından fazlası, TAT yöntemlerinin hemşirelik uygulamaları sırasında kullanılması konusunda olumlu görüş bildirmiş olup, öğrencilerin %66,4’ü derin solunum egzersizlerini, %64,3’ü masajı ve % 59,2’si gevşeme tekniklerini bildiğini ifade etmişlerdir. Öğrenciler tarafından en yararlı olarak belirtilen TAT yöntemleri gevşeme teknikleri (%85,7), derin solunum egzersizleri (%85,3) ve beslenme terapileri (%84,5)’dir (36).

Ayrıca bir üniversite hastanesindeki uzmanlık ve tıp öğrencilerinin tamamlayıcı-alternatif tıp hakkındaki bilgi düzeyleri ve tutumlarının incelendiği bir çalışmada, katılımcıların TAT’a yönelik tutum puan ortalaması 118,3±14,5 (en az-en çok: 85-170) olarak saptanmıştır. Tutum puanlarının cinsiyete, yaşa, anne ve babanın öğrenim ve çalışma durumuna, aile tipine, kardeş sayısına ve sosyoekonomik duruma göre ortalamalarında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. İstatistiksel olarak anlamlı farklı bulunan tek ortalama en uzun yaşanılan yerleşim yeri değişkenidir. Çalışmanın sonucu olarak tıp eğitim sürecindeki kişilerin bu konuda yeterli bilgilerinin olmadığı, tutum açısından uzmanlık öğrencileri ve tıp fakültesi öğrencileri arasında belirgin fark olmadığı saptanmıştır. Bu konuda eğitime ihtiyaçları olduğu açıktır (28).

SONUÇ VE ÖNERİLER

Dünyada ve ülkemizde TAT yöntemlerinin kullanımı hızlı bir artış göstermesine karşın sağlık çalışanlarının bu yöntemlere bakış açıları üzerine sınırlı sayıda bilimsel araştırma bulunmaktadır. Bu çalışmalar az sayıda örneklem üzerinde yapılmış olduğundan sağlık personelinin bu konu ile ilgili durumlarını yeterli bir şekilde yansıtmamaktadır. Bu nedenle bu alanda daha çok çalışma yapılmasına gereksinim duyulmaktadır.

KAYNAKLAR

1. Khorshid L, Yapucu Ü. Thenurse's role in complementray therapies. Atatürk Universitesi Hemşirelik YO Dergisi. 2005; 8(2):124-30.
2. Josefson D. Complementary medicine is booming worldwide. BMJ. 1996; 313:131-133.
3. Cutson TM, Meulemen E. Managing menopause. Am Fam Physican. 2000; 61(5): 1285-1288.
4. Mac Lennan AH, Wilson DH, Taylor AW. Prevalence and cost of alternative medicine in Australia. Lancet. 1996; 347(2):560-573.
5. Kang HJ, Ansbacher R, Hammoud MM. Use of Alternative and Complementary medicine in menopause, International Journal of Gynocology&Obstetrics. 2002; 79(3): 195-207.
6. Morelli V, Naquin C. Alternative therapies for traditional disease states: menopause. Am Fam Physician. 2002; 66(1):129-135.
7. Kronberg F, Fugh-Berman A. Complementary and alternative medicine for menopausal symptoms: a review of randomized, contralled trials, Ann Intern. 2002; 137(10): 805-813.
8. Cleaveland MJ, Biester DJ. Alternative and complementary therapies: considerations for nursing practice. Journal of Pediatric Nursing.1995; 10(2):121-123.
9. Dıraçoğlu D. Romatoid artritte tamamlayıcı alternatif tıp yöntemleri, Romatoloji Dergisi, 2007; 22(1): 24-30.
10. Altun R, Özden A. Tamamlayıcı ve Alternatif tıp. Güncel Gastroenteretoloji. 2004; 8:231-235.
11. Köksoy S. Yataklı Sağlık Kuruluşlarında çalışan doktor, hemşire ve ebelerin tamamlayıcı ve alternatif tedavi yöntemlerini bilme ve kullanma durumları. Yüksek Lisans Tezi. Mersin Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Mersin. 2008: 4-29.
12. Çeri Ö. Vajinismus tanısı alan kadınlar ve eşlerinde temel bilişsel şemalar ile bağlanma stillerinin incelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. 2009;1-36.
13. Stanley RO, Burrows GD. Hypnotic Interventions in the Treatment of sexual Dysfunctions. Eds.:
Burrows GD, Stanley RO, Bloom PB. International Handbook of Clinical Hypnosis. John Wiley&Sons Ltd. Baffins lane. Chichester. UK. 2001. p. 233-247.
14. Taşçı E, Sevil Ü. Doğum ağrısına yönelik farmakolojik olmayan yöntemler. Genel Tıp Dergisi. 2007;17(3): 181-186.
15. Tortumluoğlu G, Pasinlioğlu T. Klimakterik yakınması olan kadınların alternatif tedavi yöntemlerini uygulama durumları. Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi. 2003;
6 (3) :64-76.
16. Kocabaş P. Jinekolojik muayeneye bağlı anksiyetenin azalmasında özel muayene giysisi ıle müziğin etkisinin karşılaştırılması. Yüksek Lisans Tezi. Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. İzmir. 2009: 11-65.
17. Ertem G, Sevil Ü. Doğum ağrısı ve hemşirelik yaklaşımı. Atatürk Üniv. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi. 2005; 8 (2): 117-123.
18. Skilnand E, Fossen D, Heiberg E. Acupuncture in the management of pain in labor. 2002; 81(10):943-8.
19. Erdoğan Z, Çınar S. Reiki: an ancient healing art – modern nursing practice, Kafkas J Med Sci. 2011; 1(2): 86–91.
20. Vitale A. An integrative review of reiki touch therapy research, Holist Nurs Pract. 2007; 167-7921.
21. Pocotte S, Salvador D. Reiki as a rehabilitative nursing intervention for pain management: a case
study. Rehabil Nurs. 2007; 33: 231-2.
22. Anderson L, Ameling A. Reiki a complementary therapy fornursing practice. J Psychosoc Nurs Ment Health Serv. 2001; 39: 42-7.
23. Whelan K, Wishnia G. Reikitherapy: the benefit sto a nurse/reiki practitioner, Holist Nurs Pract. 2003; 17: 209-17.
24. Duran Taşcı E. Kanser tedavisinin yan etkilerine yönelik alternatif uygulamalar. S.D.Ü. Tıp Fak. Derg. 2011; 18(2):72-77.
25. Çoban A, Şirin A. Effect of foot massage to decrease physiological lower leg oedema in late pregnancy: A randomized controlled trial in Turkey. International Journal of Nursing Practice.2010; 16: 454–460.
26. T.C. Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü. Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı. Güvenli Annelik. Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü Basımevi. Ankara. 2009. p. 46-119.
27. Erenel Şentürk A, Şentürk İ. Sağlık Meslek Lisesi öğrencilerinin dismenore yaşama durumları ve dismenore ile baş etmeye yönelik uygulamaları. Hacettepe Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi. 2007;48-60.
28. Ergin A, Hatipoğlu C, Bozkurt Aİ, Mirza E, Kunak D, Karan C. ve ark. Uzmanlık ve tıp öğrencilerinin tamamlayıcı-alternatif tıp hakkındaki bilgi düzeyleri ve tutumları. Pamukkale Tıp Dergisi 2011; 4(3):136-143.
29. Oskay YÜ, Şahin NH. Genç kızların premenstrüel sorunları. Sağlık ve Toplum Ekim - Aralık 2004;4:55-59.
30. Nesheim B, Kinge R, Berg B. Alfredsson B, Allgot E, Hove E. ve ark. Acupuncture during labor can reduce the use of meperidine a controlled clinical study. Clin J Pain. 2003; 9:187–1.
31. Kadın Sağlığı ve Refleksoloji. http://www.psikoakademi.org/refleksoloji/onemliKonu2.php?konuId=64 (Erişim Tarihi: 06.02.2012).
32. Taşpınar A, Şirin A. Effect of acupressure on chemotherapy-induced nausea and vomiting in gynecologic cancer patients in Turkey. European Journal of Oncology Nursing 2010; 14: 49–54.
33. Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi. 2007. Güzellik ve Saç Bakımı Hizmetleri Alanı. 3-17.
34. Mollart L. Single-blind trial addressing the differetial effects of two reflexology techniques versus  rest, on ankle and foot oedema in late pregnancy. Complementary Therapies Nursing. Midwifery 2003; 9:203-8.
35. Shrestha S. 2011. An Ayurvedic Perspective on Women’s Health. http://www.saritashrestha.org/women.html (Erişim Tarihi: 06.02.2012).
36. Şahin İ, Doğaner T. 2012. Hemşirelik Öğrencilerinin Tamamlayıcı ve Alternatif Terapiler Konusundaki Düşünceleri. 11. Ulusal Hemşirelik Öğrencileri Kongresi Kongre Kitabı, Poster Bildiri, 26-28 Nisan 2012, Bursa.
37. T.C. Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi. 2011. Kişilerarası İlişkilerde İletişim. 85-103.
https://www.anadolu.edu.tr/aos/kitap/EHSM/1208/unite04.pdf (Erişim Tarihi: 06.02.2012).

Keziban Amanak
Banu Karaöz
Ümran Sevil

Share on Google Plus

About Bursa Bioenerji

Bursa Bioenerji, Refleksoloji, Masaj Uygulamaları | 0 543 325 46 12
    Blogger Comment
    Facebook Comment

0 yorum:

Yorum Gönder